Mehmet Atay Cevapladığı Sorular
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Tayfun Zaman
Cevap
Cevaplayan Uzman - Mehmet Atay
Sorunuzdan güneş panelleriniz ile ilgili memnuniyetsizlik ve sıkıntı yaşadığınız anlaşılıyor. Sizin de bildiğiniz gibi bazen ufak ve çözümü kolay olan problemler büyük sıkıntılara sebep olabiliyor. Kaç adet ve kaçar watt’lık paneliniz olduğunu akülerinizin kaç volt olduğunu yazmamışsınız, bu nedenle ben size ancak genel bir cevap verebileceğim. Her panelin kendisinden gelen kablolar ve bu kabloların ucunda MC4 dediğimiz su geçirmez fişler vardır. Bu fişleri ayırarak her panelin voltajını teker teker kontrol etmek yapılacak ilk iştir. Eğer panelleriniz seri olarak bağlanmış ise herhangi bir panelinizdeki arıza veya güç kaybı tüm sistemin performansını ciddi olarak düşürür. Panellerden regülatöre giden tüm kablo ve bu kabloların bağlantılarını kontrol etmek yapılacak ikinci iştir. Daha sonra da regülatörü kontrol etmek gerekir. Regülatörü reset etmek için panellerden gelen ve regülatörden aküye giden toplam dört adet kabloyu ayırıp sonra öncelikle aküden gelenleri regülatöre bağlayıp daha sonra panelleri regülatöre bağlamak önemlidir. “24 voltluk büyük panel ile akü doldurmak mümkün değil” demişsiniz ancak şarj regülatörlerinin birçoğu 100 volta kadar giriş akımına uygundur ve problemsiz beslenebilirler. Regülatörler akü voltajınızın 12 mi yoksa 24 mü olduğunu otomatik olarak tanırlar. Bu yüzden bağlantı yapılırken ilk önce akü kabloları bağlanmalıdır. Bunların dışında sisteminiz 12 volt ise panellerinizi paralel olarak bağlamanızı ve panelin orijinal yapısında ‘blocking diode’ yok ise MC4 konnektöre uyumlu diod takmanızı öneririm. Böylece panellerinizden herhangi birisi arızalandığında diğerlerinin ürettiği akım o panele girmez ve güç kaybı sadece bu panelin eksikliği kadar olur. Güneş paneli eklediğinizi belirtmişsiniz, paralel bağlantılarda eklenmiş olan panellerin mevcut olanlar ile tamamen eş olması ve aynı voltajı üretmesi şarttır.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - İsmail Karcı
Cevap
Cevaplayan Uzman - Mehmet Atay
Yaşlı teknelerin sigorta yapılmasındaki sitemler birçok ortamda paylaşılıyor. Fakat sigorta şirketleri açısından baktığımızda bunun nedenini daha net görebiliyoruz. Öncelikle şunu not etmemiz lazım; tekne sigortalarında eskime/aşınma düşülmez. Yani bir teknede bir hasar ortaya çıkarsa, bunun tamir bedeli kesintisiz (muafiyet düşüldükten sonra) ödenir. Bu durumda, aynı boyda 30 yaşındaki bir tekne ile üç yaşındaki bir teknenin riski ve olası tamir bedeli sigorta şirketi açısından aynıdır. Ancak sigorta primleri tekne rayiç değerleri üzerinden hesaplandığından, bu durumda sigorta şirketi, risk ve olası maliyet aynı olmasına rağmen çok daha düşük bir prim alacaktır. Buna ilaveten, yaşlı teknenin kondisyonu sebebi ile hasar görme olasılığının daha yüksek olduğunu göz önüne aldığınızda (yorgun arma ve donanım gibi) sigorta şirketi açısından cazibesini kaybetmektedir. Ancak bazı istisnai durumlar söz konusu olabilir. Bir tekne yaşlı olmasına rağmen iyi bakımlı ya da iyi bir refitten geçmiş olabilir. Bu durumda, bir ön ekspertiz ile sigorta şirketi sigortalamayı kabul edebilir. Ancak burada yine karşımıza tekne bedeli ve buna bağlı prim çıkmaktadır. Sigorta şirketi, yapılacak ekspertiz maliyeti primin önemli bir kısmını tutacak ise, bu eskpertizi yaptırmak istemeyecektir. Sizin, tekne sahibi olarak, sigorta şirketinin önerdiği/kabul edeceği bir eksper vasıtası ile bu çalışmayı, bedeli size ait olarak yaptırmanız olasıdır. Ancak benim şahit olduğum, neticede yine de sigorta şirketinin sigortalama taahhüdü olmadığı için tekne sahiplerinin de bu maliyete katlanmayı pek tercih etmedikleri yönündedir. Tekneyi sigorta ettirmemek de bir seçenektir. Ancak burada sorun, 3. Şahıs Mali Mesuliyet sigortasında çıkmaktadır. Çünkü her şeyden önce marinalar bu sigortayı şart koşmaktadır. Öte yandan, teknenizin değeri 100.000 TL olabilir ve siz olası zararı sineye çekmeye hazır olabilirsiniz, ancak ihtimal düşük de olsa, 1 milyon TL’lik ya da daha fazla bir zarara sebebiyet veremeyeceğiniz garantisi maalesef yoktur. Bu nedenle, sigorta şirketlerinden beklenen, yaşlı tekneleri sigortalamasalar da, bu tekneler için 3. Şahıs Mali Mesuliyet teminatı vermeleridir. Fakat burada da sigorta şirketlerinin karşısına reasürans anlaşmaları bir engel olarak çıkmaktadır. Dünyada, bu gibi durumlar karşısında, çözüm olarak, kooperatif benzeri yapılar ortaya çıkmış ve zamanla bunların bir kısmı da sigorta şirketlerine dönüşmüşlerdir. Ancak gözlemlediğim, maalesef ülkemizde böyle bir yapıyı oluşturacak adetler söz konusu değildir.