“Atmaya kıyamadığım”


Her tekne bir çöp evdir aslında. Hani bazen televizyonlarda gördüklerimiz gibi.

Yazı: Gani Müjde

Naviga'nın Ağustos 2011 sayısında yayınlanmıştır.

Yaşlı amca veya teyzelerin evleri envai çeşit çöplerden toplanan materyallerle doludur ya öylesine işte. Nerde ne zaman ne işe yarayacakları şüphelidir onların. Zaten bir gün lazım olsalar aradığınız yerde de bulamazsınız muhtemelen. Ama her teknede çeşit çeşit bulunur bu malzemelerden. Bir ara şöyle bir tespitte bulunmuştum. Teknemde iki Bauhaus rafını dolduracak kadar malzeme var diye. Abartıyorum sananları bir gün tekneye davet edebilirim. Çünkü geçen günlerde şöyle bir dolapları karıştırdım ve teknede kullanmadığım ne kadar çok eşya olduğunu gördüm. İşte çöp teknemin küçük bir envanteri.

Şarjlı piller ve adaptörler

Teknede yüzlerce şarjlı pil var. (Artık almıyorum.) Çoğu bir iki kullanımdan sonra cartı çekmiş piller bunlar. Ama gün gelir lazım olur, belki içinde bir lambayı on saniyeliğine yakacak bir enerji vardır diye atmamışım, kıyamamışım. İşin kötüsü iş şarjlı pillerle bitmiyor. Bunların bir de adaptörleri var. Birkaç tane almışım bunlardan da. Çakmaktan çalışıyor. Yetmezmiş gibi marinada elektriğe bağlı iken de şarj edebileyim diye birkaç adet de direkt prize takılan şarj adaptörü almışım. Ha diyeceksiniz ki pil lazım olduğunda kullanırsın işte. Hayır, öyle yapmıyorum. Pil lazım olduğunda markete gidip bir paket kalem pil alıp tekneye dönüyorum.

Yedek su depoları

Teknede iki adet su deposu var. Rommel’in çölde savaşan tank birliğine bir ay yeter bu su miktarı. Benimse en uzak gittiğim yer Fethiye. Yani yarım depo suyu bile bitirme ihtimalim yok bir seferimde. Ama teknedeki iki su deposuna ilave olarak tam iki adet de katlanır su deposu almışım. Sanki okyanus geçicem veya Tierra Fuego’nun ıssız koylarında haftalarca seyahat edicem. Öyle durur arka depoda. Deponun kapağını her açışta göz göze geliriz yedek plastik su depolarımla. Kalsın lazım olur bir gün derim. Ömrü uzar deponun. Bana duacı olur.

Kamp malzemeleri

Teknemde üç adet kamara varken ne diye bunları aldığımı bilmiyorum. Çamlara kıçtankara olduğumda, tekne çok sıcaksa; doğanın koynunda yatmak istiyorsam, alalım dursun teknede, bir gün lazım olur diye almışım. Daha bir gün bile böyle bişey lazım olmadı. Tekne suyun içinde olduğundan her daim karadan serin olduğundan bir kere bile kılıfından çıkmadı o kamp malzemeleri. Kamp çatal bıçak takımı öyle duruyor yıllardır.

Yedek motor parçaları

Her bakımda temiz çıktığı için lazım olur diyerek çıkan impeller, mazot ve yağ filtrelerini saklarım. Kayışları özenle pudralar bir ambalaja sarar saklarım. Her sene birikse de fark etmez. Yenisini diğerinin yanına koyarım. Bu sene baktım teknede tam yedi adet kayış, sekiz impeller, altı yağ filtresi ve on mazot filtresi var. Üstelik bir arıza olsa bunları nasıl takacağımı da bilmiyorum. Titanik’e yetecek kadar motor yağını nasıl sakladığımı ise ne siz sorun ne ben söyleyeyim.

Kış giysileri

Dedim ya tekneye daha çok yazları ve Bodrum’da biniyorum. Ama dolabımın belli bir bölümü polarlar, su geçirmez denizci montları, polar içlikler, su geçirmez botlarla dolu. Bazılarını bir kez olsun denemek için bile gelmedim. Belki de lazım olduğunda içine giremiycem ama olsun. Dursun bir kenarda.

Çamaşır deterjanları

Teknede çamaşır makinem yok. Zaten kirleneni ya eve götürüyorum ya da marinadaki ‘laundry’lere. Ama gelin görün ki Yunanistan’dan tekneyi getirirken aldığım çamaşır deterjanı hâlâ orada duruyor. Muhtemelen içindeki kimyasalların etkisi de bitmiştir ama olsun. Ya bir gün lazım olursa diye dolaplardaki yerlerini muhafaza ediyorlar. 

Fenerler, fenerler, fenerler…

Pillisi var, şarjla çalışanı var, elle çevrilen dinamo tiplisi var, projektör tipi, ‘led’li, kafaya takılanı, çakmaktan çalışanı, USB bağlantılısı, güneş enerjilisi, geniş açılısı, dar açılısı onlarca fener var teknede. Elimi nereye atsam bir fener geliyor elime. Bu arada tepedeki demir fenerim bir yıldır arızalı. Böyle madde madde saymakla bitmiyor elbet… Son araştırmalarımda kısaca yazılacak bunları da buldum. Dalgıç elbisesi, tüpü, regülatörler. (Dalmayı bilmiyorum) Şnorkeller (Kiminin borusu var gözlüğü yok, kiminin gözlüğü var borusu yok) Kıyıya bağlanırsak kolaylık olsun diye hazırlanmış kancalı sistemler Yedek mazot ve benzin bidonları Deniz üzerine yazılmış her türlü kitap Kağıt haritalar (Mozambik kıyıları da dahil) Sinek ilaçları, tabletler, sinek mumları vs, vs. Akdeniz çanağındaki bütün ülkelerin bayrakları. Libya da ikiye bölündü üstelik. Şimdi hangi Libya bayrağı takılacak gidildiğinde? Ericcson gh 197 (Sahra tipine yakın) dahil olmak üzere yüzlerce telefonun çakmak şarjları ve daha neleeeer neleeer.