Güney Atlantik Okyanusu geçişi rotaları


Güney Atlantik Okyanus geçişlerini masaya yatıralım mı?

Yazı: Ekber Levent 

Naviga'nın Şubat 2021 sayısında yayınlanmıştır.

Okyanus geçişi, hatta Atlantik Okyanusu geçişi deyince önce Kanarya Adaları’ndan başlayan  Kuzey Atlantik Okyanusu geçişleri ile ilgili artık yazılmayan, söylenmeyen kalmadı. O zaman başka bir rota kartıyla karşınızdayız, Güney Atlantik Okyanus geçişlerini masaya yatıralım mı?

Bizler kuzey küre insanlarız. Yani Avrupa, Akdeniz, Doğu Akdeniz bölgelerinde yaşayan bizlerden bahsediyorum; hatta Kuzey Amerika, Rusya ve Kanada, Karayipleri de bu gruba katabiliriz. Bunu, bir gezimizde Avustralyalı bir çift ile yaptığımız muhabbet esnasında iyice anladım. Şöyle bir düşünün hafızanızda dünya haritası nasıldır; bize her yerde gösterilen, okullarda, filmlerde, resmî dairelerde, liman başkanlıklarında falan. Kuzey Kutbu yukarıdadır. Ortada Afrika ve üzerinde Avrupa bulunur değil mi? Sol tarafa Kuzey ve Güney Amerika Kıtası’nı yerleştirirler, Asya sağda yukarıdadır. Konuşurken Kuzey Kutbu’nu yukarısı diye niteleriz. Fakat dünyamız uzayda serbest olarak dönüyor, uzayın yukarısı aşağısı var mı ki? Resim 1’deki Avustralya’da kullanılan dünya haritasını bir inceleyin bakalım. Her şey tepetaklak olmuş değil mi? Onlar için Okyanusya yani Pasifik Okyanusu daha önemli, onu ortaya koymuşlar. Güney Kutbu ise haritanın tepesine yerleşmiş. Hadi kuzey küre insanları bu harita ile Kanarya Adaları’ndan Karayiplere geçişi parmağınızla göstermeye çalışın.

Biliyor musunuz güney yarım kürede güneyden esen rüzgârlar soğuk oluyor, kuzeyli rüzgârlar da sıcak. Ekvator onların kuzeyinde, güney rüzgârları Antartika’dan geliyor.

Gelelim Güney Atlantik’ten Akdeniz’e geçiş rotalarına. Özellikle dünya turunun Akdeniz’den geçen bölümü Hint Okyanusu’ndan Kızıldeniz’e girerek devam ederdi. Bakmayın Kızıldeniz de dünya turunun en zor etaplarından biri. Nereden gelirsen gel (kuzeyden güneye veya güneyden kuzeye) fark etmez yolun yarısı arkadan rüzgârlar, diğer yarısı kafadan rüzgârların olduğu bir bölgedir. Bir de Arap ellerinde öyle kolay gireyim kalayım diyebileceğin limanlar, marinalar yoktur. Neyse bir de güney çıkışında Somalili ve Yemenli korsanlık olaylarının doğması üzerine Kızıldeniz’den geçen rotalar ister istemez Afrika’nın güneyine döndü. Artık Avustralya’dan sonra Hint Okyanusu geçişi ile Madagaskar Adası ve Güney Afrika Ümit Burnu (Cape Hope veya Cape of Good Hope) denizcilerin ana rotası üzerinde yerini aldı. Hatta dünya turu organizasyonları bile (ARC World gibi) korsanlı bölgelerden bu rotalara kaydı. Tabii ki ana etkenlerden biri sigorta şirketleri. Sigorta şirketleri denilince dünya denizciliğinde nasıl söz sahibi ve yönetici olduklarını ayrıca konuşmak gerekiyor. Tüm ülkelerin sigorta şirketlerini sigorta eden İngiliz sigorta şirketlerinden bahsediyorum.

Güney Atlantik okyanus geçişine dönersek; güney yarım kürede meteorolojik olaylar bile kuzeyden farklı oluşur. Şöyle ki çok bilinen alçak basınç sistemleri ve onların çevresindeki rüzgâr hareketleri, tropikal fırtınalar hatta kasırgaların zamanlarına ve isimleri değişir. Tropik kasırgalar Atlantik’te hurricane, Pasifik’te typhoon, Hint Okyanusu’nda ise cyclone adını alır.

Kuzey yarım kürede alçak basınç merkezlerinin çevresinde, saat yönünün tersine rüzgârlar olurken güney yarım kürede saat yönünde dönen rüzgârlar oluşur.

Mesela “Kuzey Atlantik geçişi için neden kasım sonu beklenir?” sorusuna “Ticaret Rüzgârları o zaman başlar” diye cevap vermek yanlıştır. Esas sebep kuzey yarım kürede yazın kasırga sezonunun olmasıdır. Kasırga riskinin bitmesi beklenir o yüzden. Haziran ortasından kasım sonuna kadar Kuzey Atlantik resmi kasırga dönemidir (hurricane season). Her ne kadar yılın her ayı oluşabilirse de en yüksek olma zamanı eylül ortalarıdır. Genellikle kasırgalar bulundukları yarım kürelerin yaz sonu ve erken sonbahar aylarında oluşur. Deniz suyu sıcaklığının en yüksek seviyelere geldiği günler bu zamandadır. Bunun anlamı kuzey yarım küre için kasım ortası ile haziran ortası arası, güney yarım küre içinse mayıs ortasından kasım ortasına kadar kasırga oluşumunun en az olduğu ve okyanus geçişlerinin daha güvenli yapılacağı dönemler olduğudur.

Kuzey yarım kürede kasırgalar ekvatorun üstünde, 7°-15° kuzey enlemleri arasından başlar. Pusula açısı 275° ila 300° istikametinde ilerler. 25° kuzey enlemlerine ulaşırsa kuzeye doğru rotasını döndürür 30° kuzey enlemlerine ulaştığında ise kuzeydoğu rotasına döner. Tabii bu süreçte bir kara parçasına ulaşmadı ise. Çoğunlukla Bahamalardan sonra Kuzey Amerika’nın doğu kıyılarına ulaşır ve orada sönümlenir. Son yıllarda erken kuzeye dönerek Azorların üzerine doğru rota değiştirenlerini de izlemiştik. Güney yarım kürede ise kasırgalar 7°- 15° güney enlemlerinden başlar. Batı güneybatı (BGB) ve güney güneybatı (GGB) rotalarında ilerler. Sönmez ise güneydoğuya döner.

Ayrıca kuzey kürede Batı Pasifik’te kasırga riski yılın her ayı olabilir. Aynı şekilde Maldivler ve Arabistan Yarımadası’nın güney bölgesinde, musonlar riski ekim-kasım ayları ve mayıs-haziran aylarında olur. Bunun en büyük sebebi ise Güney Asya yüksek dağları ile Hint Okyanusu denizleri arasındaki sıcaklık farklarıdır.

Güney Hint Okyanusu için kuzeydoğulu rüzgârların dönemi kasım ila nisan arasıdır. O yüzden dünya turu atacak denizciler bu fırtına-kasırga takvimlerini bilerek seyir planlaması yapmak zorundadırlar. Avustralya’dan Hint Okyanusu’nu geçerek Güney Afrika’ya gelişinizi eylül-ekim aylarına ayarlarsınız. Aynı şekilde Güney Afrika’dan başlayan Güney Atlantik geçişiniz de aralık-ocak-şubat aylarına gelmelidir.

Eğer Güney Afrika’dan ekvatora ve oradan Akdeniz’e gelmek istiyorsanız başlıca iki rota seçeneğiniz olur.

1- Güney Afrika-St. Helena-BrezilyaKarayipler-Azorlar-Avrupa

2- Güney Afrika-St.Helena-Cape Verdeler-Avrupa.

Aslına bakarsanız, bence de en doğrusu Karayipler üzerinden geçiştir (Rota 1) ama doğrudan geçiş yani Karayiplere uğramadan geçişin son zamanlarda gelişen tekne teknolojileri ile daha fazla yapılabilir olduğu doğrudur.

Biraz incelersek; doğru zamanda çıkılmış seyir ve arkadan gelen rüzgârlar (Güney yarım kürenin yüksek basınç merkezlerinde saat yönünün tersinde dönen rüzgârlar) ile St. Helena Adası’na gelişler daha kolay olur. (St. Helena 15° 50’ G-005° 40’ B)

Burada her iki rota seçeneği üzerinde düşünerek artıları ve eksileri önümüze koymalıyız.

Birinci rotanın artıları: Güney Amerika kuzey kıyıları üzerindeki akıntılar kuzeybatı yönündedir. Güney yarım küreden kuzey yarım küreye geçişte rüzgârsız olan Doldrum yani kuzeydoğu ve güneydoğu ticaret rüzgârlarının birleştiği alan (Uluslararası adı ITCZ yani Inter Tropical Convergence Zone), Türkçeye çevirirsek İntertropik Yakınsama Bölgesi kısaca rüzgârsız ve motor seyri ile geçmeniz gerekebilecek bölge, Güney Amerika kıyılarında daha kısadır.

ITCZ bölgesinden geçtikten sonra kuzeydoğu ticaret rüzgârları ile Karayiplere seyir daha kolay olur.

Birinci rotanın eksileri: Rotanın yaklaşık 2.500-3.000 deniz mili kadar uzaması, ayrıca Karayiplerde martmayıs ayları beklemek zorunluluğu.