Kalamış’tan bir Avrupa Şampiyonası geçti


ORC Sportsboat Avrupa Şampiyonası, 23-29 Ağustos tarihleri arasında yapıldı.

2020 yılında pandemi sebebi ile ertelenen ORC Sportsboat Avrupa Şampiyonası, 23-29 Ağustos tarihleri arasında Kalamış Yelken Kulübü ev sahipliğinde, TYF iş birliğiyle ait olduğu yerde ‘tatlı bir huzur’ içinde yapıldı.

YAZI: KAAN İŞ FOTOĞRAFLAR: SEDAT YILMAZ

Sportsboat sınıfının gelişimini bir yelken profesyoneli ve yarışçısı olarak bir süredir gözlemliyor, tekne bulup ekip kurmak için doğru zamanı kolluyordum. 2020 sezonunda sportsboat’a göz kırpmaya başlasak da pandemi sebebi ile beklemeyi tercih etmiştik. 2021 yılında filoya katılmak üzere çalışmalarımıza başladığımızda, Blue JR ekibi olarak çaylak sezonumuz için hafif bir program yapmak üzere karar almıştık. Ne de olsa teknenin (Melges 24) hazırlanması, birbirimize alışmamız zaman alacaktı. İlk 10 sırada ‘koşan’ teknelerin, uzun süre bir arada yarışan ekiplerden oluşması bu sene için beklentimizi deniz seviyesinde tutmamızı sağlıyordu. Bu sebeple çalışmalarımıza, cilala-parlat, direk indir-direk kaldır gibi ‘kara etkinlikleriyle’ başlamıştık ki, pandemi sebebiyle 2020’de iptal edilen ORC Sportsboat Avrupa Şampiyonası’nın bu seneye alındığını ve Kalamış’ta yapılacağı haberini aldık. Bu haberle sözde ‘hafif’ geçirmeyi planladığımız çaylak sezonumuzda işler aniden ciddiye biniverdi. Bununla da kalmayıp zaman olarak da bizi sıkıştırmaya başlamıştı. Trofenin üç ayağı geride kalmış sadece birinde yarış yapabilmiştik. Rüzgârdan yana da pek şanslı değildik.

Avrupa Şampiyonası’nın iki hafta önüne programlanmış Türkiye Şampiyonası hem yarışçılar hem de yarış komitesi ve hali ile TYF ile ev sahibi Kalamış Yelken Kulübü için müthiş bir antrenman oldu. Bizim için ise anlatılmaz yaşanır kıvamında bir deneyimdi. Devamında o iki hafta çok çabuk geçti ve Avrupa Şampiyonası’nın start düdüğü çaldı.

Teknoloji, ölçü ve yarışlar

Sportsboat Türkiye gerek yarış ilanlarında gerekse yarış takibinde teknolojiyi biraz daha fazla kullanan bir sınıf. ORC kısmı da aynı kafada olunca kare kodlar, özel uygulamalar üzerinde çalışan sistem ile kağıtsız bir organizasyona imza atıldı. Yarış ilanından ek talimatlara, ekip değişikliğinden protestolara her şeyin telefonlardaki bir uygulama ile takip edildiği, canlı sonuçların yer aldığı bu sistemde her bilgiye çok hızlı erişebiliyorduk. Yarış sonrası rota değerlendirmesi yapılabilen yine akıllı telefonlar üzerinden çalışan uydu takip programları da cabasıydı.

Organizasyon tarafından gönderilen bir e-posta ile her ekip ölçü randevusunu aldı ve 23 Ağustos Pazartesi günü ölçü komitesi tarafından tekneler ve yelkenler ölçülmeye başlandı. 25 Ağustos Çarşamba akşamına kadar süren ölçü kontrolleri sonucunda yeni sertifikalara göre listeler oluşturuldu. Çarşamba günü öğleden sonra isteyen ekiplerin katılabileceği bir antrenman yarışı için parkur atılıp, verilen iki start ile hazırlıklar tamamlandı ve ekipler perşembe günü başlayacak şampiyonayı beklemeye başladı.

  

Hava raporu yarış olamayacağını gösteriyordu ki haklı da çıktı. Karada tehirde beklenen ilk günde arada 4-5 knot havayı bulan ekipler antrenman için suya çıksa da yarış yapılamadı.

Cuma günü programda olan coğrafî rota, dümenci toplantısında yerini şamandıra yarışına bıraktı ve yine raporların umut vermediği günde komite bu sefer suya çıkıp zorlayacağını ifade etti. İstikrarsız rüzgârda denizde bekleyen filo tam ümidi kesmişken rüzgâr kendisini güneyden gösterdi ve hızlı bir organizasyon ile komite startı verdi. Parkurun iskele ve sancak tarafındaki farklılaşmaya, ikinci turda rüzgârın iyice düşmesi de eklenince yarış abandone edildi ve karaya dönüldü. Yurt dışından gelen ekiplerden Sugar isimli Estonya ekibi filonun en büyük ve günün en hızlı teknesi olması sebebi ile bu karara sevinmese de bizim için kötü başlayıp, daha da kötüye giden bu yarışta kimseye geçilmemek müthiş bir zaferdi! 

Üçüncü gün sabahı toplantıya rüzgârın eşliğinde başlayan komite, dört şamandıra yarışı yapmayı deneyeceklerini bildirdi. Caddebostan parkurunda genel geri çağırma ile son bulan ilk startın ardından komite diğer startlarda U kod bayrağını (Umman) toka edince son dakika hattı geçmenin cezası büyük olacağı için tüm ekipler temkinli davrandı. Şampiyonadaki Bulgar ekiplerden biri bizim ile eş tekne olan Melges 24 ile gelmişti. 10 senedir aynı tekneyle yarışan ekip ile kısa sürede kaynaşmıştık. Orta kuvvetle esen havada yapılan günün ilk iki yarışında yakın kalmayı becersek de Bulgar ekibin arkasında kaldık. Üçüncü yarış ile iyice sertleşen rüzgârın yanı sıra ‘arada cam açıp rüzgârı döndürdüğüne inandığımız’ Caddebostanlı meşhur Ayşe Teyze yanımızda olunca yoldaşları geçmeyi başardık. İyice artan rüzgâr ile komite dördüncü yarışın startını da verdi. Çok hızlı geçen bu yarışta da önde kalmayı becerdik ve kendi hesabımıza göre durumu 2-2’ye getirdik. Ben böyle yazıyorum diye sanmayın kafaya oynuyoruz. Bizimki 8’incilik, 9’unculuk mücadelesi… Ön sıralarda Farr 25’ler ile J70’ler kıyasıya kapışıyor. Caddebostan parkurunun Ayşe Teyze faktöründen habersiz konuk tekneler tabii ki çaresiz. Lider gittiğini sanırken balkon kapısı açılıverir ve bir bakmışsın şamandırayı son dönüvermişsin… Üçüncü gün yapılan dört yarışın da galibi farklı tekne oldu. One Design isimli teknesi ile Şükrü Sanus ve ekibi günü 10 puan ile lider kapatırken ilk altı arasında birer ikişer puan fark vardı. Bu da son gün kıyasıya mücadele demek oluyordu.

  

Şampiyonanın son günü yapılan iki yarış da hafif havada geçti ve Bulgar rakibimizi göremediğimiz bir gün oldu. Meğer yelkene başladığı optimist yıllarından beri bu hava koşulunda yarışırlarmış, bu sebeple yaklaşamadık bile diyebilirim. O kadar süratlilerdi ki son yarışın da galibi oldular.

Toplam altı yarış üzerinden değerlendirilen şampiyonadaki 27 tekne arasından HSSK/Quick Sigorta, Saruhan Çınay ve ekibi 21 puanla birinci olurken, Cheese Sailing, Levent Peynirci ve ekibi 23,5 puanla ikinci, Orient XS, Arif Gürdenli ve ekibi ise 24 puanla üçüncü sırada yer aldı. B grubunda ise Sugar, Estonya ekibi birinci, Harmonix, Güray Zümbül ve ekibi ikinci, PYK 2, Emin Yaşa ve ekibi üçüncü oldular.

Kalamış Yelken Kulübü tesislerinde yapılan ödül töreni TYF Başkanı Özlem Akdurak’ın konuşmasıyla başladı ve ardından ekipler tek tek sahneye çağırılarak ödüllerini aldı.

27 teknenin mücadele ettiği organizasyonda yapılan altı yarışın her birinin kazananının farklı tekne olması mücadelenin ne kadar yakın olduğunun göstergesiydi. Bir dalga boyunda podyuma uzanıp ya da dışında kaldığınız çok keyifli bir organizasyonu geride bıraktık. Bulgar ekipler, 2022 Türkiye Trofesi’ne nasıl dahil oluruz diye konuşmaya başladılar. Eminim ki birçok kişinin bizim gibi tadı damağında kaldı. Bu tarz organizasyonların adedini artırabilirsek özellikle genç yelkenciler için müthiş bir gelecek yaratabiliriz düşüncesindeyim. Bizler 470, laser sınıfından inip 14, 15 metre yatlara binmek zorunda kalmıştık. Birçoğumuz uyum sağlayamadı ve binecek spor tekne bulamadığı için yelkeni bıraktı. Bizim gibi bir şekilde tutunabilenler için bu güzel bir sorumluluk projesi… Emeği geçen herkese teşekkür ederiz…

Şampiyon adadan geldi

Kuruluşunun 37. yılını kutlayan Heybeliada Su Sporları Kulübü (HSSK) kupalarının arasına ORC Sportsboat Avrupa Şampiyonluğu da eklemeyi başardı. Kulübün başkanı Ercan Özboyacı ve yelken şubesi direktörü Saruhan Çınay’a bu başarının ardında yatanları sorduk.    

Kulüp başkanı Ercan Özboyacı, birçok önemli başarıya imza attıklarını ve son 10 yıl içindeki planlamalarının sonuçlarını aldıklarını söyledi. Özboyacı, “Avrupa Şampiyonluğu hedeflerimiz arasında elbette vardı ve bunun için disiplinli ve özverili bir çalışma sergiledik” dedi. Kulüplerinin üyeleri ile ancak ayakta durabildiğine de değinen Özboyacı, “Sporcular ile velilerinin özverisi ve tabii ki tüm kulüp üyelerimiz ile biz 37 yıldır varız. Biz hepimiz bir oldukça aşamayacağımız, elde edemeyeceğimiz başarı yok” dedi.

Çınay, ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen yelken sporunun maalesef ki çok fazla ilgi görmediğini ailelerin çocuklarını bu spora başlatmada çeşitli sebepler ile kararsız kaldıklarını belirtti ve  kulüplerinin geleceği ile hedefleri hakkında bilgi verdi.

Ekibinizdekileri tanıyabilir miyiz? Yelken sporundaki tecrübelerini kısaca özetler misiniz?

Ekibimizdekilerin tamamı kursiyerlikten itibaren HSSK’nde eğitim gören sporculardan oluşuyor. Canberk Mete (21) ve Sevan Habeş (15) yedi senellik optimist ve laser sınıflarında yarışlara katılmış sporcularımızdan. Canberk Mete laser sınıfında milli takımlara seçilme başarısını da göstermiştir.

Nayra Dursun (15) beş senelik optimist eğitiminden sonra iki yıldır genç yelken programına katılıyor. Deniz Topal (17) ise genç yelken programımız ile yelken kariyerine başlamış ve dört senedir bu sporun içerisinde yer alıyor.

Ekibin dümencisi olan ben de yedi yaşında optimist ile başladım. Birçok kez milli sporcu olup, uzun seneler genç ve olimpik seviyede milli takım antrenörlüğü yaptım ve 10 senedir Heybeliada Su Sporları Kulübü baş antrenörlüğü görevini sürdürüyorum.

 

Takım ne zaman kuruldu? Bu şampiyonaya nasıl hazırlandınız?

Genç yelken ekibimiz aslında 20 kişilik bir sporcu havuzundan oluşuyor. Bu sporcular yaklaşık üç senedir sportsboat ve ekip tekneleri ile HSSK’da antrenmanlar yapıyor, fiziksel ve tekne üzerindeki performansları doğrultusunda her yarış farklı isimlerden oluşuyor. Bu sezon Türkiye ve Avrupa Şampiyonaları hedef yarışımız olduğu için belirlediğimiz kadro ile sezon boyunca J70 Trofe yarışlarına ve sportsboat yarışlarına katıldık. Avrupa Şampiyonası’nın İstanbul’da yapılacağını öğrendiğimiz 2019 sezonundan itibaren aklımızda ve planlarımızda hep bu yarış vardı. Bu yarış aslında 2020 senesinde yapılması planlanıyordu ancak pandemi koşulları sebebi ile 2021 senesine ertelendi.

2021 senesinin başında kış ve bahar döneminde haftada iki kez Heybeliada’daki kulübümüzde antrenman yapma şansımız oluyordu, sporcularımızın okulları olması sebebi ile ancak yaz döneminde haftada beş gün hem deniz hem teorik hem de karada kondisyon çalışmaları ile şampiyonaya hazırlandık.

Yarış programı olarak ise sene boyunca gerçekleşen Sportsboat Trofesi yarışlarına ve J70 Trofesi yarışlarının hepsine katıldık. Katıldığımız tüm yarışlarda kürsüde olma başarısı göstererek hedefimize emin adımlar ile ilerledik.

Quick Sigorta’nın da bu büyük başarılarda bizlere çok katkısı oldu. Yapmış oldukları sponsorluk çerçevesinde yelkenlerimizi yenileme ve deplasman yarışlarına katılma imkanı bulduk.

Farklı tip teknelerin yarıştığı bu mücadelede J70 ile yarışmanın avantaj ve dezavantajları nedir?

J70, 2012 senesinde üretilmeye başlayan özellikle Amerika ve Avrupa kıtasında 1.500’ün üzerinde bir sayıya ulaşan çok popüler bir tekne haline geldi. Tekne çok agresif hatlara sahip ve pupada çok iyi hızlara çıkabiliyor, orsa sürati ve açısı da oldukça başarılı bir tekne.

Yarıştığımız ORC rating sistemi aslında her teknenin özelliklerine göre adil bir şekilde tekne puanı sağlıyor ve bu puan hava şiddetine göre değişiyor. Bu da aslında tekneler arasındaki avantajı optimize ediyor. Bu yüzden aslında tüm tekneler eşit bir şekilde yarışıyor.

Yarışlardaki en büyük avantajımız, önümüzde daha büyük tekneler olduğu için onların pozisyonlarını takip ederek karşılaşacağımız hava durumlarını önceden görüp taktiğimizi bu doğrultuda değiştirebilmek.

En büyük dezavantajımız ise ufak bir tekne olmamıza rağmen performansımız sebebi ile büyük teknelerin arasında kalıyoruz ve zaman kaybı yaşıyoruz. Özellikle bu sezon yapılan Türkiye ve Avrupa şampiyonalarında çok iyi ekipler de J70 tekneleri ile yarışa katıldı ve aynı süratlerde olduğumuz için birbirimizi geçebilmek adına çok mücadele verdik. Lakin büyük teknelere karşı ciddi zaman kaybı yaşadık.

 

Heybeliada Su Sporları Kulübü olarak bu sınıftaki hedeflerinizi anlatır mısınız?

En büyük hedefimiz optimist ve laser sınıfından sonra yaşı büyüyen sporcuların yelkenden kopmasını bu genç yelken sınıfları ile engellemek ve sporcuları sürecinde içerisinde tutabilmek. Elde ettiğimiz bu başarılarının devamını getirmek, sporcu sayımızın artması ile birlikte daha çok sportsboat teknesi edinebilmek ve uluslararası yarışlara katılarak ülkemizi yurt dışında temsil etmek istiyoruz.

 

Bu sınıfta gelecekte nasıl yarışlar-organizasyonlar olmasını istersiniz?

İstanbul’da katıldığımız Sportsboat Trofesi yarışları oldukça rekabet dolu ve çok tecrübeli yelkenciler ile genç yelkencileri bir araya getiren harika bir organizasyon. Bu yarışların katılımcı sayısı artar ve daha çok kulüp bu yarışlara iştirak eder ise daha güzel organizasyonlar olacağını düşünüyoruz.

Daha çok uluslararası marka değeri taşıyan yarışlar organize ederek, yabancı sporcuları ve ekipleri ülkemize getirebilmek en büyük hedefimiz olmalıdır.

 

 Ev sahibi Kalamış Yelken Kulübü diyor ki:

“Bu koy deniz sporlarına uygundur” vasiyetine sahip çıkacağız

Münire Esin Domaniç

KYK Spor Kulübü Başkanı

1954 yılının 6 Eylül’ünde billur denizin kenarında birkaç Kalamışlı genç burada bir spor kulübü kuralım; Türk gençliğine yelkeni, sporu, denizci centilmenliğini öğretelim ana gayesiyle kurdu bu kulübü. Yetişen yüzlerce sporcu, temiz ortamda dostlukla bir aile gibi yaşayan binlerce insan... 1980 yılında marina yapmak için Kalamış Koyu’na dökülen milyonlarca ton inşaat molozuyla denizden kopan, artık uzaktan bile denizi göremeyen Kalamış Yelken... Sporcusu deniz arayıp, giden, tozun toprağın içinde acayip bir yeri ve asla terk etmeyenleriyle... Fenerbahçe Yarımadası’nda kulübü denize kavuşturan Milli Emlak Hazine ve yeniden yapılanan kulüp... Zor şartlarda tribün gelirsiz yapılan bu spor dalını yaşatabilmek uğruna üyelerinin ve sporcularının büyük fedakarlığıyla gelinen bugünde Sportsboat Türkiye Şampiyonası ardından aynı sınıfın Avrupa Şampiyonası ağustos ayında yapıldı. Avrupa ülkelerinin pandemi kırmızı listesindeki Türkiye’ye dünya güzeli İstanbulumuza sporcular tüm olumsuz şartlara rağmen geldi, teknelerini taşıdı, o günlerde denizde bir şenlik vardı. Avrupalı sporcuları mütevazı şartlarımızla ağırladık. Biz misafir ülkelerin ve Türk sporcularının mutluluğuyla mutlu olduk... Permolit Boyaları’nın denizci çevreci patronunun sponsorluğunda mendireğe yapılan sanat eserleri, ortak çalışmamızı yaptığımız Mimar Sinan Güzel Sanatlar öğretim kadrosu ve öğrencilerinin çalışmaları mural graffiti yarışması sonuçlandı. Spor ve sanat, temiz deniz bilincinin gelişmesi için üzerimize düşeni yapmaya çalıştık. Hedeflerimiz var. Bunların başında sadece bir cümleden ibaret ama ne yazık ki yeterince değerini bilmediğimiz üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’mizde yelken sporunun var olduğunu anlatmak... Bu anlatıma öncelikle ülkemizin bürokrasisinden başlamamız gerekiyor ve bu sporun desteklenmesini, bizleri tanımalarını, deniz kenarındaki lüks (!) içinde yaşayanlar olmadığımızı devlet büyüklerinin bilmesi için Naviga aracılığıyla açık bir davet yapmak istiyoruz...

1937’de Kalamış Koyu’nu ziyaret eden Büyük Atatürk’ün “Bu koy deniz sporlarına uygundur” dediği yerdeyiz. Vasiyete sahip çıkacağız ve tertemiz denizlerde binlerce yelkenlinin sporcularını selamlayacağımız güzel ülkemizde yaşanacak güzel günler olacağına inanıyoruz.