Yabancı denizciler hangi koylarımızı tercih ediyor?


Yabancı yatçıların rotaları üzerinden verdikleri tavsiyeler, kendi evimize sahip çıkmak, hoyratça davranmamak gibi konularda bize ilham kaynağı oldu.

Bu yazı Naviga'nın Eylül 2022 sayısında yayınlanmıştır.

Derleyen: Ayşegül Bakış

Bizim gezginlerden sık sık seyir tavsiyeleri alıyoruz. Bu kez kıyılarımıza başka gözle bakalım istedik ve yabancı yatçılardan Türkiye’de ne kadar, nerelerde seyir yaptıklarını öğrendik. Bakın, yabancı konuklarımız en çok hangi koyları, restoranları seviyormuş. 

David Arnold, İngiltere

Ben İngilizim, eşim Avustralyalı. 55 yıldır evliyiz ve İngiltere’de yaşıyoruz. Ocean Alexander 54 model motoryatımız D-Marin Turgutreis’te B pontonunda. Yıllardır onunla denizlerdeyiz. Yıllar içinde Türkiye’yi ve Türk insanını çok sevdim. Palamutbükü, Bozburun, Çiftlik ve Datça’da arkadaşlar, dostlar edindik. 

Teknem ise biz İngltere’deyken, Itır Ipekel Tsiropoulos’un yönetiminde çok iyi işçiliğe sahip ustalar sayesinde hep bakımlı kalıyor. Teknemizi burdayken kilitlemiyoruz bile. Türk insanının dürüstlüğüne hayranız. Burada seyir yapmayı sevdiğim çok fazla yer var ama ilk dördü şöyle sıralayabilirim...

Palamutbükü
(36° 40’ 9.00” K-27° 30’ 19.00” D
)

D-Marin Turgutreis Marina’dan 30 mil mesafedeki küçük bir liman olan Palamutbükü’ne gidiyoruz. Kuzeydeki iskelede gezi tekneleri ve birkaç yat bağlı oluyor. 15 metreye kadar yelkenliler, batı iskelede tonoza bağlanabiliyor. Bizim gibi daha büyük yatlar ise güney iskelede bağlanıyor.

Eskiden demir atıp kıçtankara olurduk ama yeni ve girişimci liman şefi Ogün, bizim bağlandığımız tarafa da tonoz attırdı. Bu liman önceleri eski çıpalar ve halatlarla doluydu ve hatta biz oraya ‘Düğüm Olmuş Halatlar Ülkesi’ derdik ama şimdi dip temizlendi. Ogün’ün yaptığı yeniliklerle su ve elektrik ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz rahat bir bağlama yeri oldu. Hepsi dahil gecelik bağlama ücreti 500 TL. VHF bağlantısı yok. 

Yemek için güney iskelesinin sonunda, yolun karşısındaki Liman Restoran’ı tercih ediyoruz. Sevimli bir karı-koca olan Nebahat ve Erkol Denizhan tarafından işletilen restoranda, kendi yetiştirdikleri sebzeler, yeşillikler, daha o sabah kıyıda yüzen taze balıklar menüde yerini alıyor. Erkol çok iyi bir aşçı. 

Bu arada yolun 1 kilometre kadar aşağısında (daha önce Knidos’ta restoran işleten) Ali, yemek, içki, kahve ve konaklama hizmeti veren Kıyı’da çalışıyor. 

Burası sabah yürüyüşünden sonra gölgede soluklanmak için iyi bir mekan. Ayrıca Ali arkadaş canlısı bir işletmecidir. (Eskiden sezon sonunda bana Türk halıları satardı). Limanın içi, dışı ve kuzey ile güneydeki sahilleri yüzmek için iyi. Koya girerken ve çıkarken yüzenlere dikkat etmek gerekiyor.

Önemli not; çıkarken mutlaka tekneyi kapatın. Erkek kedilerin tekneye çıkıp koku bırakıp rahatladıktan sonra (!) karşıdaki banka oturup yalandığını izlemek çok sinir bozucu olabiliyor. 

Bozburun
(36° 41’ 27.27” K-28° 2’ 33.27” D)

Bu korunaklı liman, çok sıcak olabiliyor. Bazı yatlar demirde alargada kalıyor, bazıları kıçtankara oluyor. Liman şefi sevimli bir kadın, VHF Kanal 16’dan ulaşabilirsiniz. Ama ben genelde Osman’ın Restoranı’nı arayıp bizim için yer ayırmasını isterim. Demir atıp kıçtankara olarak iki tarafa da yanaşabilirsiniz; sancak taraf ana cadde ve sokaklara bitişik. Camiye çok yakın olduğunu dikkate almak gerekiyor, sabah ezanında hoparlörlerin sesini kısıyorlar. Bu limanın en kötü yanı elektrik sorunudur. Eski elektrik bağlantılarını kaldırıp, yerel bir kartla önden elektrik ve su parası ödenen zalimce karmaşık bir elektrik sistemi koydular. Kullanması çok zor ve liman yetkilisi olan balıkçı kooperatifi kredi kartı kabul etmiyor, yüklü bir nakit ödemesi yapmak gerekiyor. 

İyi ki yakında çalışan birkaç ATM var. Elektriğin gecenin bir yarısında, jeneratör kullanamayacağınız ve limandaki herkesin uyuduğu sırada kesilme gibi bir sorunu var. 

Sokak manzarası gece gündüz insan seline maruz kalıyor, kimi burkalar içinde kimi mini etekleri, kısa bluzları ve sarı at kuyruklarıyla geçen kadınlar ve erkeklerin her kesimden olanını görüyorsunuz. İki bitişik market (biri Migros) bağlanma yerine yakın. Yakıt tankerinden de uygun fiyattan yakıt alabilirsiniz. 

Osman’ın (Altıntaş) yerinde mutlaka yemelisiniz. Osman (Ossie) iyi bir şef ve harika İngilizce konuşur. Lynn adında İskoç bir karısı var; inanılmaz dost canlısı ve yardımsever insanlar. Yemekleri de güzel.

Eğer berbere ihtiyacınız varsa, camiyi geçip sokağın yukarısına doğru gidin. Oğlu ile çalışan berber iyi bir arkadaştır, saçlarınızı yıkar ve güzel saç traşı yaparlar. Altı yıldır benim saçımı kesiyorlar. Gelininin de sokağın biraz ilerisinde bir kuaför dükkanı var.

Yat kulübe doğru yürürken sıralanmış guletler, çocukların sesleriyle dolup taşan bir okul ve birçok yüzme noktasıyla karşılaşırsınız. Limanın batı kısmında yüzmeyin, deniz biti ile doludur. RIB’iniz 

varsa liman keşfedilmeye değer. Sığ kanaldan yan koya, Söğüt’e geçip Octopus Restoran’da yemek ve yüzme molası verebilirsiniz. 

Kuzeye gidince yanlış hatırlamıyorsam çarşambaları bir pazar var. Ve yine teknenizi kedilere karşı kapalı tutun! 

Çiftlik
(36° 44’ 48.07” K-27° 52’ 43.41” D)

Çiftlik, Marmaris’in güneybatısındadır. Koyun girişindeki ada kuzey ve güney olmak üzere iki kanal oluşturuyor. Doğu rüzgârlarında tavsiye edilmez. Beş restoranı var, hepsinin kendi marketi, iskelesinin sonunda yüzülecek sahili olmasının yanı sıra ücretsiz elektrik ve su veriliyor. 

Biz hep ortadaki Azmak Restoran’a gidiyoruz. Önceden arayıp yer ayırtıyoruz. Sahipleri Engin Olgun ve Yaşar Akyol, karmaşık bağlama operasyonunu ustalıkla yönetiyor. Engin restoran ve marketin başındadır. Bağlanma, elektrik, su, restoran ile ilgili her şeyde yardımcı oluyorlar.

Yemekleri harikadır. Sahilden ya da tekneyi bağladığınız yerin etrafından denize girebilmek çok keyiflidir. Patikadan yürürken bir arada mutlu mesut yaşayan inekleri, boğayı, keçileri, buzağıları, tavukları görürsünüz. Diğer tarafta dev terk edilmiş bir otel, uykulu bekçisi, otların bürüdüğü havuzu ve bahçesiyle yıkılıp ortadan kaybolmadan önce son dönemini yaşıyor gibidir. Burası, restoranların sağında, güney kanalından limana girerken kerterizdir. Limanın kuzeyinde güvenli bir demir yeri var, iskeleye bağlanmak isterseniz iyi bir seçenektir. 

Burası sevdiğimiz ve genelde üç-dört gün kaldığımız, huzurlu bir yerdir. Çok az kedi olduğu için tekneyi açık bırakabilirsiniz (şükürler olsun!).

Restorandaki bir ya da iki kedi de genelde yakındaki derenin sakinleri olan ördekler tarafından kovalanır. Bazen bu ördekleri masalardan yemek dilenirken görebilirsiniz. 

Eğer doğa severseniz, nehrin üzerindeki köprünün etrafındaki kayalıklarda yüzlerce su kaplumbağasını güneşlenirken seyredebilirsiniz. 

Datça
(36° 43’ 14.22” K-27° 41’ 24.25” D)

Palamutbükü’nün 7 mil doğusunda, üzerinde fener bulunan Uzunca Ada’yı geçince Datça yer alıyor. Burası birçok dükkan, ATM, otel ve restoranın yer aldığı yarımadanın merkezidir. Datça Marina’ya VHF Kanal 16’dan ulaşabilirsiniz ve liman şefi Erman Özkul çok yardımseverdir; telefonla ya da VHF’den yer ayırmanızı tavsiye ederim. İskeleden yaklaşırken terk edilmiş marinanın toprak seti, Datça Limanı için kısmi bir dalgakıran görevi görüyor.  

İskelenin büyük kısmı güneye açık olduğu için güneyli havalarda önerilmez. 

Eğer doğu/batı iskele boyunca beklerseniz Erman, size bağlanacağınız yeri gösterecektir. En iyi bağlama yerleri, küçük orijinal limanın (gezi ve yerel teknelere ayrılmış) mendireğinin diğer tarafındadır. Misafir yatlar için en yakın bağlanma noktaları yat kulübün karşısında, alışveriş yerlerinin yakınındadır.

İskeleye kıçtan yanaşmak için demir atarken zincirin kalomasını uzun bırakın (Geçen sefer ben 60 metre zincir bıraktım.) Erman size yardımcı olacaktır. Ücretsiz elektrik-su ile atık alım imkanları mevcut. Eğer tercih ederseniz birçok yat gibi batıda alargada kalabilirsiniz. 

Bizim bulduğumuz en iyi restoran Maradona Port, bir adım önde. Limana ve teknelere yukarıdan bakan manzaraya sahip. Harika yemek ve misafirperver hizmet anlayışı var. Yukarıdan aşağıya doğru keyifli yürüyüş patikasından ilerleyin, turistik restoranları, otelleri ve sahili geçin. Diğer tarafta yine bir kumsal, minik bir tatlı su şelalesi ve göl yer alıyor. 

Terk edilmiş marinanın etrafından yürürseniz fabrika gibi binaları ve moloz yığınlarını görebilirsiniz. En son geldiğimizde bir taksi ile Körmen’e gidip feribot iskelesinin yakınındaki marinaya (o zaman yapım aşamasındaydı) göz gezdirmiştik, yarımadanın kuzeyindeki bu marina artık tamamlandı. 

 Türkiye’ye 34 yıl önce geldim. Ceol Namara adlı yelkenlim Türkiye’de 80-90’larda charter yapan ilk teknelerden biriydi. Başka charter teknelerinde ya da motoryat transferlerinde skipper’lık da yaptım. 

Aquamarine Ltd.’den Defne ve Melis Giraud ile o günlerden beri tanışırız. 

Hatta şu anda 32-33 yaşında olan oğlum Muğla’da doğdu. Erken doğum oldu, doğumhaneye tercüman olarak Melis girdi. Oğlum dünyaya gelince ilk olarak Melis’in kucağına vermişlerdi. İkinci adı da Türkiye’deki bir dostumdan dolayı Tacettin. 

Oğlum gemi kaptanı oldu. Gemi, İstanbul Boğazı’ndan geçerken isminin Tacettin olması bayağı tezahüratla karşılanıyor. Kızım ise fizyoterapist, o da 70 metre bir yatta çalışıyor. 

Güney Afrika’da Cape Town’da 7 metre bir yelkenlim var şu anda. Onunla yelken yarışlarına katılıyorum. Yıllar içinde Güney Afrika’da bazı yat aksesuar ve ekipman markalarının temsilciliklerini de yaptım. Artık yarı emekli sayılırım. Amerikalı müşterimin Güney Afrika’da inşa edilen katamaranı için danışmanlık hizmeti veriyorum.

COVID-19 dönemi dışında her yıl Türkiye’ye geldim, halen de geliyorum. Şimdilerde deniz yaşamının kalabalıklaştığını ve geliştiğini görüyorum. Yalıkavak’ta çok eski bir aile dostum yaşıyor. Genelde buraya birkaç haftalığına gelir, yelken yapar, geri dönerim. Bu sene olduğu gibi bazen de arkadaşlarımla geliyorum. Çoğu buraya aşık oluyor ve tekrar geliyor. 

Kuba Miszewski (ortada)

 

Tavsiyelerimi sorarsanız... Bu sene de arkadaşlarımla Fethiye’den çıktık, Göcek’e gittik. Tersane Adası hiçbir zaman hayal kırıklığı yaratmayan yerlerden biridir. Cumartesi Dalyan’daydık. 20 senedir olduğu gibi berberim Sülü’ye gittim. Beni her zaman coşkuyla kapıda karşılar. Zaten Türkiye ile ilgili en sevdiğim şeylerden biri de budur. Yılllar sonra aynı insanların çalıştığı yerlere gidersiniz ve yakın arkadaşları ya da ailelerinden biriymişsiniz gibi samimiyetle karşılanırsınız. Her küçük koyun ya da adanın farklı bir güzelliği vardır. Denizin sallantısıyla uykuya dalar, uyanınca kıyıya yüzer, küçük bir yürüyüş yaparsınız. Sahilde Türk kahvenizi yudumlarken bir eşeğin ya da keçinin size eşlik etmesi yaşayabileceğiniz hoş karşılaşmalardan biri olur. Ardından yüzer ya da şnorkelle derinleri keşfedersiniz. İnsan daha ne ister ki!

Yemek noktalarını seçmek çok zor ama Bozburun’da Osman’ın Yeri’ni (Osman’ı Serçe’de olduğu zamanlardan beri tanırım) özellikle belirtebilirim.

En sevdiğim koyları ise şu şekilde sıralayabilirim:

Seagull Bay (Martı Koyu) diğer adı Yavansu
(36° 38’ 9.54” K-28° 52’ 43.98” D

Bu gizli cevher, ahşap iskelesi ve salaş restoranıyla gönlümüzü çeliyor. İskeleye demir atıp yanaşılabiliyor ya da 10 metrelere demir atılıp alargada kalınabiliyor. Ancak melteme açık olduğunu unutmamak gerekiyor. 

Söğüt
(36° 39’ 28.13” K-28° 4’ 34.51” D)

Kıyısında birçok restoran bulunan Söğüt’te bizim en sevdiğimiz mekan Keçibükü’dür. Hem su hem de elektrik var. Restoranda tuvalet, duş ve kablosuz internet bulunuyor.

Serçe
(36° 34’ 42.30” K-28° 2’ 50.85” D)

Kayalıklar arasında yer alan Serçe, korunaklı olsa da, zaman zaman yamaçlardan sağanak bindiriyor. Kuzey ve güney olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Denizin dibi görünür, suyu tertemizdir. Bir seferinde bayağı büyük bir köpekbalığı görmüştük burada. 

Bozukkale
(36° 34’ 4.08” K-28° 1’ 10.58” D)

Üstü çıplak dağlarla çevrilidir ve Loryma’dan kalan kalenin kalıntıları ile sizi başka bir döneme götürür. Dağların yamaçlarından rüzgârlar zaman zaman sağanaklarla iner. Ancak üç tane restoranın iskelesine bağlanma imkanı vardır. Sailor’s House ve Loryma Restaurant buradaki sevdiğim mekanlardır.

Gemiler Adası
(36° 33’ 20.00” K-29°4’ 4.00” D)

Bu muhteşem yerde, bir gece kalırken parti tekneleri gelip, ortamı diskoteğe çevirmişti. Her biri diğerinden daha gürültücü olmaya çalışıyordu. Tam da o sırada gün batımını izliyorduk. Fonda ise bu günübirlik teknelerin çan seslerini dinlemek zorunda kalmıştık. Bu koyların böyle teknelere açık olması moral bozucu, öte yandan doğa ve deniz o kadar harika ki! Akşam onlar çekildiğinde ve sabahın erken saatlerinde çok huzurludur.

 

Walter ve Regina Knoblach

Walter Knoblach, Almanya

Eşim Regina ile 1989’da arkadaşlarımın organize ettiği üç haftalık bir yelken seyahatinde tanıştık. Kekova’ya kadar gidip Knidos’a geri döndük; bu muhteşem yolculuk yelken virüsünü bize sonsuza kadar bulaştırdı. Almanya’ya döndüğümüzde skipper lisansı almak için yelken kurslarına başladık ve o günden bu yana her yıl ortalama iki hafta charter tekneleriyle yelken yapıyoruz. Motoryatlara hiç ilgi duymadık.

Bunun yanında iki çocuğumuzla tatil yaparken Yunanistan ve Hırvatistan gezilerimizi daha kolay hareket ettiğimiz için arabayla yaptık. 

2012’de ikinci el bir yelkenli aldık (Sun Odyssey 45, Pura Vida) ve onu charter teknesi olarak Fethiye’ye getirdik. Türkiye’yi seçmemizdeki ana sebep yelken yapmak için çok iyi şartlar sunması, burada yerel ortağımızın olması ve Türk insanının inanılmaz misafirperverliği.  

Son on yılda Türkiye’de arkadaşlarımızla ve ailemizle 30 haftadan fazla zaman geçirdik. Ancak çoğu zaman iki kişiydik çünkü o yıllarda Almanya’dan kimse Türkiye’ye seyahat etmek istemiyordu. 2015’te teknemizi Marmaris’e getirdik ve o günden beri Mıknatıs Yachting tarafından işletiliyor. Bilmediğiniz bir ülkede yüzde yüz güven duyacağınız yerel bir iş ortağınız yoksa, iktisadi açıdan da ruhen de mutsuz olursunuz. Politik ve ekonomik krizlere, her yıl değişen mevzuat ve düzenlemelere rağmen Türkiye’den ayrılmayı düşünmüyoruz çünkü artık burası bizim ikinci evimiz. 

Seyir ve yemek alışkanlıklarımız

Türkiye’de gezerken koylardaki restoranlar mükemmel hizmet sunduğu için buralara bağlanmayı tercih ediyoruz. Genelde bu şekilde seyirlerimizi planlıyoruz çünkü Türk yemekleri akşamı teknede makarna ile geçiştiremeyecek kadar güzel. Her zaman taze balığı tercih ederiz ama çökertme kebabına, her çeşit deniz ürünlü güvece, sıcak helvaya da bayılırız. 

Restoranlar dışında büyülü bir koyda alargada ıssız bir gece geçirmenin keyfini de mutlaka seyir planına dahil etmek gerekir. Bizim balık tutmak ya da dalmak gibi meraklarımız yok. Dolayısıyla yüzüyoruz, çevremizin keyfini çıkarıyoruz ya da tavla oynuyoruz....

Favori gezi noktalarımız

O kadar çok var ki seçmekte zorlanıyoruz. Ancak bunların içinden bazılarına düzenli olarak gitmeye çalışıyoruz. 

Binlik Koyu
(36° 38’ 28.4” K-28° 51’50.2” D)

Göcek Körfezi’ndeki Binlik Koyu’nda yer alan Amigo’s Paradise, Recep ve ailesi tarafından işletilen çok özel bir mekan. Şebeke suyu ve elektriğinin olmadığı doğal yaşam noktası. Koyun girişinde iskele bile görünmez. Çam ağaçları denizin dibine kadar iner.   

Adaia adındaki mekan ise (eskiden adı Wall Bay idi, sonradan jet sosyeteye hizmet veren bir resorta dönüştü) pek bize göre değil!

Fethiye: Yacht Classic Hotel-Marina (36º 37.4´ K-29º 05.9´ D)

Bugüne kadar Türk kıyılarında gördüğümüz en fazla imkana (tuvalet, duş, spa, havuz, Türk hamamı, çamaşırhane) sahip yer. 30 tekne bağlanabiliyor. Modern bir tonoz
sistemi mevcut. Mori Restoran ve Blubar diye iki mekanı var. Şehre yürüme mesafesinde.

Soğuksu Koyu (Cold Water Bay)
(36° 33’ 47” K-29° 04’ 58” D)

Adını kayaların içindeki tatlı su kaynağından alıyor. Ali Tuna tarafından işletilen harika noktadaki güzel bir restoran bu koyda bulunuyor. Tepedeki terk edilmiş Kayaköy de görülmeye değer. Ali, misafir teknelere demir atma konusunda daima yardımcı olur.  

 

Kalkan
(36° 15’ 33.85” K-29° 24’ 52.85” D)
 

Tepeye kadar evlerin uzandığı özel bir atmosfer, tepede restoranlar yer alıyor. Favorimiz olan Belgin’in Mutfağı’nda (Kalkan), yerdeki minderlerde oturuluyor; doğuya özgü tatlar ile farklı bir deneyim sunuluyor. 

Setur Kaş Marina
(36° 12’ 19.00” K-29° 37’ 27.00” D)

Sıra dışı bir mekan ve her zaman iyi servis alırsınız. Marinanın içindeki imkanların yanı sıra Kaş’ta da ihtiyacınız olan birçok şeyi bulabilirsiniz. Temiz, berrak suları dalış için ideal. Kaş’ın daracık sokakları keyifli bir akşam yürüyüşü vadediyor.

Gümüşlük
(37° 3’ 11.00” K-27° 13’ 55.00” D)

Tabii ki Bodrum Yarımadası’nın batısında yer alan Gümüşlük’ü de çok seviyoruz. Tekneler genelde demirliyor. Binlerce ışığın yarattığı büyülü atmosferini ve kıyıda yemek yemeyi seviyoruz. Maalesef Bodrum’un parti tutkunları da burayı keşfedince kalabalıklaştı. Diğer taftan Gökova Körfezi’ndeki Değirmen’e de mutlaka zaman ayırılmalı. 

Argolis Yacht Lines’tan Itır Ipekel Tsiropoulos’a, Aquamarine Ltd’den Defne Giraud’ya ve Mıknatıs Yachting’den Çağla Karatepe’ye teşekkür ederiz.